En Çok Kendine Anlat...
Şimdi söyleyeceklerime hiç bu açıdan baktınız mı, bilmiyorum…
Yaşadıkça insana dair hayal kırıklıklarımız artar…
Ancak tekamül için de gerekli şart budur…
Kalp üzülmeden iyileşemez…
Dost ya da arkadaş diye tabir ettiklerimiz olur hayatımızda…
Kimi zaman iyi, kimi zaman kötü günleri paylaşırız…
Belki en aciz hallerimize şahitlik ederiz karşılıklı…
Dertleşiriz…….
Anlatırız, dinleriz…
Dünyayı değiştireceğine inandığımız fikirler üretiriz birlikte, güleriz sonra kendimize…
Demem o ki; en saf, en korunmasız, en tuhaf, en gizli hallerimizi açarız birbirimize…
Sırdaş olmak isteriz…
Neden peki?
En yalın haliyle…..
Toplumsal bir varlık olan biz insanoğlu, fıtraten başka insanlara ihtiyaç duyarız...
Ama…
Unutmaman gerekenleri hatırlatayım:
Çoğu insan, senin onlara verdiğin değeri sana vermez…
Bir süre sonra, hayatına girenlerin bir kısmıyla yolların ayrılır..
Kimse seni senin kadar düşünmez, senin kadar anlamaz.
Bu dediklerim, bir başkasının hayatındaki 'SEN' için de geçerli…
Velhâsıl; kimseye kızma…
Seni bir yerlere taşıyacak olan yine sensin…
O sebeple…
Bir hedefin varsa;
en çok kendine anlat…
en çok kendini dinle…
Zira, senin iyiliğini kimse senden fazla isteyemez…
Semra Bay
Ağustos 2025, İstanbul

Yorumlar
Yorum Gönder